
Yazar: Asude
Yayıevi: Ephesus
Tür: Macera, Aşk, Yetişkin, Romantik, Aksiyon
Sayfa Sayısı: 519
Birbirlerinden nefret eden iki insandı onlar… Ama evlendiler! Uslanmaz bir asosyal olan İlkim'in hayatındaki tek amaç başarılı bir bilim kadını olmaktır. Onun modayla, makyajla işi yoktur ve gözlüğünün ardındaki dünyada ders notlarıyla mutludur.
Evlenmek için hayallerinin profesörünü beklerken, karşısına tehlikeli, kaba, bilimden anlamayan, öfkeli bir işadamı çıkar. Martin Turner… Bu Amerikalı adamla asla evlenmemesi gerektiğini bilse de, muhteşem kariyerinin anahtarının onun ellerinde olması işleri rayından çıkaracaktır.
Genç kız, ilk andan beri koşarak kaçmak istediği bu yakışıklı ve karanlık adama, hayatının tüm ideallerini çiğneyerek tutkuyla çekilirken, ilk kez gerçek bir kadın gibi hissetmeye başlar.Ve genç adam, gizli çıkarları uğruna evlendiği bu kızı Amerika'ya götürdüğü gün ondan kurtulma planları yaparken, sessiz karısı hayatının merkezine yerleşir. Aşk, nefreti gölgesi gibi takip ederken, bu nefretten bir aşk doğabilir mi? Peki ya sırlar açığa çıktığında gerçek aşk yalanlara direnebilir mi?
Haftalar önce okuduğum fakat kurslarım sebebi ile yorumlamaya ancak bugünlerde fırsat bulduğum bir yayınla karşınızdayım.
Bu kitabı online platformda yayınlanırken takibe almıştım fakat okul dönemi sebebi ile okumaya fırsat bulamamıştım. Sonraları okumak istediğimde ise yayından kaldırıldı yazı ise dumura uğramıştım. Kitap olarak yayınlanacağını öğrenmem ise içime su serpmişti. Yazarın kalemini çok güçlü bulmama rağmen ne yazık ki bu kaleminden okuduğum ilk romanı.(hem ilk kez okuyup hem nasıl kalemini güçlü olduğunu biliyordun! diyorsanız yazarı wattpad de iken sıkı bir takibe almıştım :D ) Eğer sizlerinde yazar hakkında tereddütleriniz varsa bir kenara atın ve doğruca D&R'a gidin.
Yabancı bir erkek ve Türk kızı bana kurguda kültür farkından kaynaklı eksiklikler olabileceğini çağrıştırsa da bu tez tamamen elimde patladı. Çünkü yazar her konuyu objektif bir yaklaşımla, fazla detaya girmeden ama okuyucuyu doyuma oluşturacak ölçütlerle ele almış.
Kitapta bir mafya babası ile dünyanın en saf insanı olmanın yanı sıra bilim için yanıp tutuşan bir kızın üzerine kuruluydu.
Karakterler abartılmadan, bayağılaştırılmadan dozunda aksettirilmiş. Kitabın en sevdiğim karakteri ise açık ara İlkim'di. Martin ruhunda tezatlıklar taşıyan bir adamdı fakat İlkim ilk sayfadan son satıra dek saflığını bir nebze olsun yitirmeden gelmeyi başardı. Kitap tek bölüm olarak tasarlansa da ben kendimce onu bölümlere ayırdım. her bölüm bir diğerinden farklı bir kalem ve konularla ele alınmıştı.
İLK Bölüm elbette ki İlkim ve Martinin ilk karşılaşmasının olduğu kısımdı.
Karşılaşmaları klişe aşk filmlerindeki gibi olunca haliyle bende biraz tedirgin oldum sonuçta bayağı bir roman okumak istemem. Ama ardından çok tutulan bir kaç konuda kitaba dahil olunca sevdiğiniz birkaç tadı aynı anda alındığınızda yaşadığınız sevincin bir benzerini yaşadım.
İKİNCİ bölüm düğünlerinden itibaren başladı benim için. Düğünün ilk kısmını okurken ufak ufak filizlenmeye başlayan duyguları keşfetmeye başlıyorsunuz bu da size ayrı bir haz veriyor. Yer yer içiniz eriyor benzetmelere. Sayfa ilerledikçe kızımızın dilini anlamak da onlarla birlikte zorlaşıyor. Latince kelimelerle yapılan hakaretler, gündelik konuşmaların arasına sıkıştırılan bir kaç bilimsel terim sizi gülümsetip bilgilendiriyor aslında. Kitabı bitirdiğimde birçok Latince kelime hakkında bilgim olmuştu işe bu tarafından bakarsanız keyif alacağınızı umuyorum
ÜÇÜNCÜ kısım ise o meşhur ve bir o kadar da ilginç ilanı aşktan sonrasıydı. Martın bu kısımda kişiliğini oluşturan temel yetilerden yani ilk başlarda ona aşık olmamızı sağlayan davranışlarından ödün vermeden aşkını yaşayınca. Benden tam not almayı başardı. Ben kitaplarda ilk başlarda dominant bir karakter gibi yazılıp çizilen ardından karısının kuyruğundan ayrılmayan her dediğine onay veren erkek tiplemelerinden pek haz etmiyorum açıkçası bu sebepten ötürü kitap benden takdir almaya hak kazandı.
Şüphesiz bu kitap; diller, konuşma biçimleriyle kendini kategorisindeki kitaplardan sıyırdı. Sadece İlkim'in Latincesi için değil bu söz. İlkim'in annesi de en az İlkim kadar garip konuşuyordu.
Sanmayın ki Latince ya da herhangi bilimsel bir zırvalıkla yapıyor bunları. Ayşen Hanım bilimden olabildiğince uzak bir konuşma seçmişti kendine. "Kurabiyem, kürküm, duble browni kekim vb."
Haldun Acaroğlu yani İlkim'in babasından hiç mi hiç bahsedesim yok açıkçası sizde okurken bu konuda bana hak vereceksinizdir. Haldun Bey ne yazık ki bu kitap en sevmediğim karakter olmanın yanı sıra okuduğum tüm kitaplardaki karakterler listeme son sıralardan giriş yaptı ve çok uzun zamanlar yükselemeyeceğini garantiledi diyebilirim. Kitabı beğenince susmak bilmediğimin farkındayım ve bu huyumdan her ne kadar nefret etsem de vazgeçmeyi düşünmediğim için size sabır diliyor ve çok beğenerek seçtiğim alıntılarla sizleri baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar...
Genç kız utançla gözlerini kaçırdı. Yalanı aşikar olmuştu. "Haklıydın," dedi " Kimse bana aşık olmaz."
Martin ukalaca sırıttı. "Ben her zaman haklıyım, küçük fare."
"Bu aptal şeyi takmadığın için aşağıdaki piç kurusu herife gittin, değil mi?"
"Ne diyorsun?" diye inledi genç kız. Dudakları titriyordu avaz avaz ağlayacak gibiydi.
"Gözlüğün olsaydı o adi adamlardan birinin tam bir serseri olduğunu, diğerinin de Rus mafyalarına benzediğini görürdün!"
Mafya lafı genç kızı güldürse de hemen ardından somurttu. Martin kızın kollarını okşar gibi sıkarken konuşmaya devam etti. "Bu gözlükler senin ayrılmaz bir parçan, dört göz fosil. O gözlerinde değilken yanlış adamlara gidiyorsun!"
"Doğru adam mı var sanki?"
Martin hafifçe gülümsedi. Gerginliği ve öfkesi canlı olsada kızın çocukça alınması onu gülümsetti. Kısa bir an için elbette. onra gergince "Var," dedi. Duraklamadan devam etti. "Doğra adam benim!"
"Allahım o pabucumun mafyasını öyle bir şaşırt ki, birine silah çektiğinde namlusu kendisini hedef alsın. Beynini patlatsın, kalbini parçalasın. Gerçi beyni yok ama alnından girip kafa tasından çıksın!"
"Ah, umarım doğru adamı öpüyorumdur.Çünkü buraya koşarken hiçbir şey görmüyordum!" dedi
Martin geceyi inleten tek hecelik bir kahkaha atttı. "Merak etme bebeğim, doğru adamı öpüyorsun. Senin için doğru olan tek adamı!"
Bir kasırga olup gürledi. "Anlaştınız demek!"
İlkim ağzını dehşetle sonuna kadar açarak bir heykel gibi kaskatı kesildi. Kocasının o safir mavisi gözlerinden okunan öfkeyi fark etmesiyle derhal yanındaki adamın arkasına geçip, oraya sığındı. Ardından inler gibi konuştu. "Size Allah'tan rahmet dilerim bayım!"Genç adam kızın Türkçe inlemesini anlamayarak "Ne?" diye sordu. Onunda bakışları kendilerine hışımla yaklaşan Martin'deydi. İlkim adamın kulağına doğru yükselip, kısık sesle cümlesini tercüme etti. "Öldük diyorum Bay John. İkimiz de öldük!"
Okurken çok keyif aldım, tesekkürler bu güzel yorum için :)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için asıl ben teşekkür ederim :)
YanıtlaSil